Cumartesi, Ocak 14, 2006

az kaldı... bir süreliğine de olsa... bunlar... bitecek... yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz yatcaz kalkcaz tatil gelceeek!

aslında yok öyle pek çalıştığım, yorulduğum. boğaziçi üniversitesinin bu dönem en az ders alan öğrencilerinden biriyim belki de. ama öyle bir haleti ruhiyete sahibim ki sınav dönemleri, sanki o bir hafta on gün her neyse, sadece siyaset bilimine adanmalı. kafamda devlet, güç, adalet vs. düşünceleri olmadan içtiğim su haram olacak gibi. haliyle kazın ayağı öyle olmuyor, bu kısa ve öz çalışma programına uyulmuyor. fotoğraflara bakılıyor saatlerce. üzerlerinde ufak tefek şeyler deneniyor. sonra televizyonda japonya'da yaşayan fatsalılar hakkında bir haber çıkıyor. oha 4000 nüfus deniyor. akabinde biraz yemek anneyle kısa bir gezinti. ya da uzun zaman görüşülmedik bir arkadaştan beklenmedik bir telefon. olmuyor da olmuyor. hem olmuyor hem de olabilecekleri de oldurmuyor. misal, baktım çalışamıyorum çekip bir roman alıyorum raftan. iki satır okudum mu sanki classics of moral and political theory bir ağlamaklı bakıyor bana.
bakıyorum sonra hava kararıyor. yemişim siyaseti diyorum. sıcak bir çay alıp güzel bir film açıyorum. siyasetten korkan siyaset gibi olsun. yaklaşan tatile göz kırpıyorum, günleri sayıyorum, bunu saymıyorum, yine bekliyorum..

1 yorum:

Adsız dedi ki...

yani iki insanın aynı belgeseli izleme olasılığı ki belgeseller pek izlenilesi şeyler değil, zaten yüksek sayılmaz.bir de bunun üzerine konusu fatsa daki japonlar olunca bu oran iyice düşer. peki ya iki insanın onca işi gücü varken yapacak başka iş bulamayıpta ve aynı saatlerde birbirinden habersiz oturupta o sıkıcı belgeseli izlemesinin oranı nedir..sanırım daha düşüktür. peki ya izleyenlerden birinin beste birinin de osquee olması ve bunu aylardan sonra birinin farkederek hazine bulmuşçasına sevinmesinin oranı nedir?

bu arada günlüğünü okuyormuş gibi hissediyorum..
ya da günlüğümü..

anlamlar biz onları anlamlandırmazsak, anlamsızlağa mı mahkumlar yoksa bizden bağımsız kendi anlamlarını kendileri yaratıp sonra da bizi buna mı inandırıyolar.