Cumartesi, Kasım 26, 2005

kiku

resmen model geldi emaille, çok heyecanlandım. hemen yazdım projem şu bu diye. bakalım ne diyecek.
erkekler bir acayip ya. annemin arkadaşı anlatıyordu, evde bir kadın var işi yapıyor biz dışarda falan diye. ben sinirlene sinirlene dinliyordum. tüm erkekler adına sevgiliye kızıyordum. hayalimde onu barlardan toplayıp toplayıp eve sokuyordum. sonra "yok, o başka" diye kendimi avutuyordum. en son buna karar verdim: o bambaşka!
blogun kalitesi düştü dedi sevgili. vallahi haklısın aşkı, ama ne yapmalı bende bir kalitesizlik var bu aralar. hakkaten bir sürü iş altında eziliyorum hiçbir şeye başlayamıyorum. pazartesi quizim var iki tane. projem var. izlenecek güzel filmler, okunacak hoş kitaplar var. ben sıraya koyamamalardayım.
annemle güzel bir gün geçirdik bugün aslında. hep dedikodu yaptık. kahvelerçaylar içtik. o benim en yakın kız arkadaşım.
ve hayır sevgili, sana yasak nü model çekmek. hatta benim çektiklerime de bakmayacaksın, zaten güzel çekemem ki!!!

bir cuma. (bir robinson)

alternative.. dersten sonra uzun uzun konuştuk jeffreyle. you have a very strong idea dedi. ben tam fikri yitirmeye başlamışken.. kolaj yapacaklarını neye basacaksın, kumaş mı peçete mi, tahta kağıt bebek olmaz, reproduction of the woman'ı nasıl göstereceksin, kağıt bebek imajını güçlendirmek lazım, modelin yok mu, nasıl yok bulacaksın, haber sal şimdi dört bir yana. ben de yazdım, nu modele ihtiyacım var email atın falan, ama hiç cevap yok... belki de sırf bu iş için insan klonlanmalı. ya da türkiye sınırları içinde folklor, ortaoyunu.. bu kafayla ab zor gençler!!! :)
velhasılkelam, kafam iyice karıştı..

sonrası tufan.
bazen çok saçmalayabiliyorum. tanrı insanoğlunu benim şirretliğimden korusun!

-amin.

Salı, Kasım 22, 2005

one-person-one-task



bir gün evimi toplayacağım. düşen kağıt bebeklerimi yerlerine asacağım. kitaplarımı koltuklardan raflara kaldıracağım. balkonu süpüreceğim. çiçeklerime vitamin falan vereceğim. duvarlara renkli resimler asacağım.
bir gün iyileşeceğim. burnumda kızarık, gözlerimde yaşarma, üzerimde kat kat kazak olmayacak.
bir gün comparative politics öğreneceğim. abrahams okuyup anlayacağım. devlet deyince yüz değişik açıdan bakıp yüz değişik şey göreceğim.
bir gün karanlık oda kuracağım küçük tuvalette. agrandizör alacağım. aylardır biriken filmlerimi basacağım. projemi hazırlayacağım -umarım- daha yakın bir zamanda. çok vaktim olacak videosunu da yapacağım.
bir gün bir fanzin basıcağım evde, bişiler yazacağım birileri okuyacak.
bir gün bahar olacak sevgiliyle bisikletlere atlayıp gezmeye gideceğiz. şarap içeceğiz.
bir gün siyaset bileceğim, hıyanet bilmeyeceğim, kıymet bileceğim. ve dahi oturup her şeyi anlayacağım. sonra kafamı kaldırıp lapa lapa yağan kara bakacağım. "anladım" diyeceğim. sonra karda seke seke gideceğim.

ama henüz bebitoyum.
bugün hepsini planlayacağım. şimdilik..

Pazartesi, Kasım 21, 2005

falan filan

hastayım...
dün gece sevgiliannebabamüge yemeğe gittik denizatı restauranta. tango izledik. ben de piste çıkıp dans edebilmek isterdim halbuki. bir kaç kez tango dersine başlayıp pek çok şey gibi yarım bıraktık. böyle, kuzu kuzu baktım dans eden çiftlere...
akşam didem ve tuba da mesaj attı. böylece 3 etti beni hatırlayanlar. yazık.
içimden çok yazmak gelmişti ama kafamı tutamıyorum. vazgeçiyorum....

Pazar, Kasım 20, 2005

küçük bir dilek...

arkadaş arıyorum arkadaş!

bugün benim doğumgünüm. 21 yaşımı doldurdum. bilgisayar karşısında draje yiyorum. telefonum hiç çalmıyor.
oysa tam hatırlayamadığım bir zaman bir sürü dostum vardı. biliyorum. doğumgünlerimde hep "çılgın" partiler olurdu. bu sene niye böyle oldu, bilemedim. sadece hande aradı. demek ki, insanlarla vakit geçirdiğin kadar arkadaş oluyorsun. uzakta olduğunda unutuluyorsun.
beni herkesler unutmuş; yazık, çok yazık!
ailem var sevgilim var. bana yetiyorlar aslında. ama böyle anlarda, insan soruyor kendi kendine: onca insan nereye gitti? nereye kayboldunuz bre insanoğulları?

Cumartesi, Kasım 19, 2005

bisiklet

Böyle bisikletleri mincünük vücutlarının devamıymış gibi gezen çocuklar var. Kendi aralarında çeteler falan da kurarlar. Ani karar alıp ıslık çalarak filan başka sokaklara, oralardaki çocuklara savaş açarlar. Akranlarına göre belli bir hızları, havaları, ve özgürlükleri vardır. Bir de benim aylardır aklıma evirip çevirip kurduğum planları (şurda asfalttan giderim burda karşıya geçerim vs.)yerle bir eden o dehşetengiz yokuşlar bunlara vız geliyor ya, vallahi kıl oluyorum.
ben öyle bisikletli çocuk olamadım. bir kere indirip çıkarmak dertti onu merdivenlerden. sonra zaten ananem izin vermezdi pek, bişi olursa annenlere ne derim, derdi. O da haklı.. Sonra bisiklet! bisiklet! diye tutturduğumuzda alırlar bizi fenerbahçe parkına götürürlerdi. Orda da bin işte güvenli yollarda.. macerasız.
velhasıl kelam bir iki kez ortaokulda "bisiklete atlayıp" bir kaç sokak gitmeler, orda bir bankta oturup muhtelif rus yazarlardan okumalar ettik. Ama, "bisikletli çocuk" deneyiminden, rahatlığından, kıvraklığından uzak elbet.
Sonra bu yaz sevgiliyle bisiklet aldık. Benimkisi kırmızı, onunkisi sarı. (cimbombom!, by the way) Bir Pendik'te aldığımız dükkandan Maltepe'de anneciklen mangal yapacağımız yere kadar bindik( rüzgar gibi) bir de İstinye'de akşam gezmesinde çaybahçesine gittik(biraz ürpertici, korkutucu). Sonra Hisarüstü'nün yolları taştan, sen çıkardın beni beni baştan. Yokuş yani. Her yer yokuş ya olmaz böyle şey! Hani inmek hoş, ama her inişin bir çıkışı vardır.
durur bisikletler tarifisiz kederler içinde
benimki çalışma odamda, sevgilininki antrede...

Cuma, Kasım 11, 2005

kömür

sokağa başında bekler kömür kokusu. caddeye inmez. sol bileğinden çuvaldızla mıhlanmış bir cin gibi köşeyi döneceklerin üzerine çullanmayı bekler. yokuştan inene kadar sarılır da sarılır adama. yokuş insanları belki de bu sırnaşık ahbaptan kaçmak için erkenden evlerine sığınırlar. etrafta dolaşanlar topyekün şüphelidir. anahtar daha sokağın başında çıkartılır çantadan. şındırdatmamaya dikkat ederek... apartman kapısında tekrar tutulur nefes. istenir ki bir an önce girilsin içeriye. bir an önce çıksın bu kara koku insanın üzerinden. ki kara kokular bulaşmasının sevgilinin ak tenine..