Cumartesi, Haziran 02, 2012

Şaka

Küçücük ve önemsiz bir kartpostal. 20 yaşının denyoluğuyla yazılmış... Kimbilir benzeri neler yazmışımdır. Şu blog bile tripcan ve şekilay geçmişimin adeta bir özeti.

Context de son derece şahane olunca tepetaklak dönen bir hayat.

...ve 40 yaşında beceriksizce intikam almaya çalışan bir adam. Kendisini -artizlik yapmak uğruna- nutuklar atarak partiden kovduran küçük kafalı arkadaşının -bir zamanlar çok güzel olduğu belli- karısıyla yatarak hem de. Ne acıklı.

Pek çok paragraf arasına sıkışmış hoşnutsuzluk sonra. Hem Helena için, hem Lucie için... O ortalıkta değilken güzel kadınlar kapılmış ve sanki ona inat yaşlatılmış.

Kazandığı küçük zaferin sevinciyle festival alanında dolanırken, önceki gün karısıyla yatıp elinden çok değerli bir şeyini aldığı artiz arkadaşıyla karşılaşıyor Ludvik. Tatatatamtatam: yanında cillop gibi bir kızla.

Herifçioğlu, onun ganimet gibi gördüğü kadından meğer çoktan vazgeçmiş.

Yeraltı'ndaki Engin Günaydın var sanki karşımda. Tehlikeli oyunlardaki Hikmet Benol var.

Çok acıyorum size antikahramanlar. Yazık lan size.




İlgili yazılar:
 

Çarşamba, Mayıs 16, 2012

set

Kalkıp çamlığa çıktım. Sabah. Çay bahçesinde kameramanlar, oyuncular... Bir masada asıl kızla oğlan oturuyor,   başka bir masada figüranlar. Masalarda normalde hiç olmayan sarı papatyalar, pötikare örtüler. 

Sonra Kilyos. Upuzun kumsal, yunus ölüleri ve ganimetler. Boş. Orada da bir çekim ekibi. İki bikinili kız koşuyor, zıplıyor, neşeli birtakım hareketler... Kumlarda üstünde iki kadeh şarap olan film icabı piknik örtüsü.

Demek ki biz çalışırken her yerde film çekiliyor.
Demek ki akşamları boşalan film setlerini  işçilere ucuza uyuyacak yer olsun diye kullanıyorlar.

 - dedim Didem'e.

Bundan film olur, dedi.

Film olmasa da blog olur, dedim.

Blog oldu.

Salı, Mayıs 15, 2012

1

Her  şeye yeniden başlamak... Buna ne kadar hazırım? 

Kalktım. Kararlar vermeye çalıştım. Başkalarının kararlarını inceledim. Oturdum.

Ne biçim de bok gibi oldu bu benim hayatım ya..!

Pazar, Nisan 29, 2012

I am a decision maker


Verdiğim her kararın kötüden daha kötüye köprü olduğunu bilsem de, bu kadar hızlı karar verebilme yeteneğine sahip az insan vardır derim. Bunun haklı gururunu yaşarım.
 
Kararın rüyalar aleminden belirip ete kemiğe büründüğü, "işte burdayım, benim!" dediği o ana kadar sıkıntılardan sıkıntı beğenirsin ey nazlı okuyucu. Verdiğin her karar bir redde işarettir neticede. Temkinli kişiler açtırdığı kutuda "ya kırmızı çıkarsa" diye karar verme noktasında türlü karın ağrıları, çelişkiler yaşarlar. Hayatını bir yaprak misali oradan buraya savrularak yaşayan ben ise tek bir düsturun peşinden giderim: içimde patlayacağına g.tümde patlasın.
 
Evet belki bu şahane kararlarım şimdiye kadar beş para etmedi. Yine de aramaya devam. Kutunun dışında da hayat var, seziyorum. Orada halılar da uçar, lambadan cin de çıkar.

Pazartesi, Ocak 30, 2012

içimdeki insan sevgisini üzerinize alınmayın..!

Çünkü büyük ihtimalle sizi hiç sevmiyorum.
Hatta içimde bir insan sevgisi olduğundan söz etmek de güç.
Tekil insanları seviyor olabilirim; renklerden mavi, mevsimlerden yaz gibi.

Beni hiç şaşırtmıyorsunuz, bravo! Tutarlılığınız övgüye değer. Tutarlılığınız da olmasa...