Çarşamba, Haziran 05, 2013

çapulculuk

gün gelecek de sen bu ülkeyi, bu ülkedeki insanları bu kadar seveceksin deseler, ağzımla ayrı götümle ayrı gülerdim.

şimdi ne kibar, ne hoşgörülü, ne saygılı herkes.

hiç bitmesin.

Pazartesi, Haziran 03, 2013

Ceviz Ağacı

Perşembe gecesi Gezi Parkı'ndaydık. Öyle güzeldi ki.

Sabah polis kalanları öldürmek istedi.

Bambaşka ağaçlar altındaydık bu Pazar. Üzerinde de masmavi bir gökyüzü vardı.

Salı, Mayıs 28, 2013

Ağlayan Söğüt

Bu anı yazmak için ideal zaman değil. (sabah 8:51, Teknotel Küçükyalı yerleşkesi, hava hafiften serin, birtakım iş bekliyor).

Ama o duyguyu kaybetmeden yazmak istiyorum...

Hamakta sallanıyorum. Gölgedeyim. Üzerimde ağlayan söğüt var. Ara ara su damlaları düşüyor, serinliyorum. Günlerden pazar. Saat daha öğleni ha geçmiş ha geçecek.

Masada annem, babam, kardeşim, damat, ananem. Kardeşimin kınasına 1, düğününe 2 hafta var. Piknik yapıyoruz.

Hamak her sallandığında onu bir kocaman kız olarak, bir küçücük çocuk olarak görüyorum.

Çok ait hissediyorum kendimi; bu anın, bu mekanın, bu ağacın, bu insanların bir parçası olduğumu hissediyorum.

İçimdeki boşluklara söğüdün gözyaşları doluyor.

Sonra ben de ağaç gibi hissediyorum kendimi. Dallarım, tomruklarım, üzerimde bitmiş mantarlarım, kovuklarım var, kovuklarımda saklanmış hayvanlar var.


Cumartesi, Nisan 06, 2013

Vazgeçtim.

Çünkü 30 yaşındayım ve içine sıçtığım hayatımı düzeltmek için çok geç. Harcadığım efora yazık.

Cuma, Nisan 05, 2013

Üslü Sayılar diye bir şey yoktur, Köklü Sayılar zaman alır.

Dün ALES çalıştım. Anladım ki ben bir matematik dehasıyım. Denklemler, problemler inim inim inliyor kalemimin altında. Hele çözüm için kalem oynatmaya dahi layık görmediğim basit sorular gidip bir bir kendilerini intihar ediyorlar.




Sadece istediğim bölüm ALES gerektirmiyor. Ama ALES çalışmak kolay, politika çalışmak zor.

Cuma, Mart 29, 2013

Böcekler beni yenemez. Ben böcekleri yenerim.

Şöyle yazmıştım daha önce. Böceklere karşı yenilgimi kabul etmiştim. Medeniyetimizin hakimi sizsiniz, demiştim.

Hemen de sevindi salaklar. Sen kim, medeniyetin hakimi olmak kim yavuşak? Benim elimde senin her türlü ağzına sıçacak teknoloji var. Sen sadece iğrençsin, ama yetmez. Ben de istersem iğrençleşebilirim. Terlikle ezerim, ilaçla zehirlerim, daha olmadı elektromanyetik alan yaratıp beynini çatlatırım.

Çatlattım da. Pest Control elektromanyetik, ultrasonik ve süpersonik etkisiyle bir hamamböceği kolonisini mahvetti. Sabah son fertlerinden birini aptallaşmış bel bel bakarken hakladım.



Ben güçlüyüm, sen güçsüz; ben akıllıyım, sen aptal; ben güzelim, sen çirkin!



Perşembe, Mart 28, 2013

The PoleR Bear

Hayatımdaki en güzel şey sanırım WOW Stüdyo'da gittiğim pole dersi. Her hafta üşenmeden Galata'ya gitmemi  -benim!- ve mızıkçılık yapmadan dersi sonuna kadar sürdürmemi sağlayan -benim!- motivasyonun onda birini başka bir şeye harcasaydım uzman olurdum herhalde.



Stüdyoyu sevgili arkadaşım Zeynep ve onun sevgili arkadaşı Sevinç bir tatil sırasında gaza gelip açtı. Daha önce de deneme için africa cubanas'ta pole dersine gitmiştim. Ama bunun yanında çok dandikti. Ben burada kafayı yararım dedim, güvenip devam edemedim.

Sevinç'in dersleri 1,5 saat. İlk yarım saati ısınma ve kondisyon. Sonra yeni hareketler öğreniyoruz. Akabinde de koreografik olarak kelebek gibi uçuyoruz, arı gibi sokuyoruz.

Öyle basit şeyler de değil ha; bayağı tepelere tırmanmaca, çeşit çeşit dönmece, yan durmaca, kafa aşağı durmanca!

Tek sorun bunları yaparken 333 ifadesiyle değil de "anne bak pisiklete binerken ellerimi bırakabiliyorum" ifadesiyle takılıyor olmam. Al sana bir soru, yaşama sevinci verir mi insana boru?

Esen kalın.


Pazar, Mart 24, 2013

Başarısızlıktan Tırsıp Daha Azıyla Yetinmek


Cillops gibi diplomayı bardak dolabına kaldırıp korpırıt dünyanın kıyısında  konuşlanmaya çalışmam yanlış verilmiş bir karar değildi. Karar bile değildi. Bu durumun bilimsel adı "başarısızlıktan tırsıp daha azıyla yetinme güdüsü".

Dershane etüdünün, okunmuş şekerin gücüyle yüksek notlar alırken çekingenliğinden ve ezikliğinden asla taviz vermeyenler arasında çok sık görülen bir durum bu. Her sınavdan sonra "off çok kötü geçti, kesin sıçtım" diyen, sonra 95 alan gıcık arkadaşınız var ya, o düşündüğünüz gibi uyuz bir inek değil. Sadece başarısızlıktan korkuyor ve rekabete girmek istemiyor. Ben yapamam, deyip çıkıyor işin içinden.

Bazı durumlarda "ben yapamam"dan "ben istemiyorum"a geçiliyor - ki bu safha son derece tehlikeli. Çünkü bir zaman sonra insan gerçekten ne isteyip ne istemediğini de anlayamıyor. Bu şaka değil, gerçekten de bu hayattan beklentimin evde oturup doğurmak olduğuna kalben inandığım zamanlar oldu benim. Ve kendimi son derece samimi, pek Zen buldum.

Sonrasında, "aslında doktora yapmak istemediğini, asıl istediğinin YADYOK'ta İngilizce öğretmek olduğunu" söyleyen çok zeki ve kültürlü arkadaşımın durumu bende bir paradigma kaymasına sebep oldu.

Oysa biz öyle Zen tipler değiliz. Başarısız olma durumundan ne kadar tırsıyorsak, başarılı olmama halinden de aynı derecede rahatsızız. Siz Facebook'ta terfilerinizi, yeni yayınlanan makalelerinizi falan paylaşıyorsunuz ya, sessizce kıskanç gözlerle izliyoruz sizi. Her adımınızı nazarlıyoruz.

İşte bu yüzden kendimi akıllı ve becerikli ve başarılı hissetmek için bir plan yaptım. Sükunetle, azimle izliyorum. Şimdi büssürü şeyler okuyup büssürü sınavlara gireceğim. Maya silgim, post-itlerim, 0.7 ucum olacak.

Çohoş değil mi?

Hey wait a minute! Bu da bir BTDAY atağı!




Perşembe, Mart 21, 2013

S shaped

Omurgam gene yamuluyor galiba. Yaş ağaçlar gibi, tarlada başaklar gibi, kuru yapraklar gibi eğiliyorum. Bir tarafı toparlarken bir taraf sıçızlıyor resmen. 

Skolyozlular için pilates salonu açmaya karar verdim. Ama nakit akışı çıkarınca 100 öğrenci gerektiğini fark ettik. Yani krizi fırsata çeviremedim, kuyuya düşüp iki avuç toprakla çıkamadım.

Anca sırtım ağrıpduru.



Cuma, Mart 15, 2013

loser























Hayatımla ilgili her alanda başarısız olduğum fikrine o kadar alıştım ki, geçen gün boğaziçi psikolojiyi kazanmış çok zeki bir kızdan bahseden insanlarla birlikte o zeki kıza imrendim.



Meh benim ikinci tercihimdi, demedim.

Çünkü son başarımdı ve üzerinden on sene geçti.

Sevgili hayat, I hate you!