Pazar, Mart 12, 2006

çellocular ve taksiciler

biz bu cumartesi gene her cumartesi gibi konserlere aktık. (yani geçen cumartesi de akmıştık o açıdan :) ) cemal reşit rey'de rus romansları çello resitali vardı. mischa maisky ve piyanoda 87 doğumlu kızı (eskiden böyle sahnede, televizyonda falan görüp gıpta ettiğim insanlar benden büyük olurdu. onlara yetişecektim ben de bir ara. yine kaçmış bir takım trenler, geçmiş ola.) rahmaninof'tan, korsakov'dan, şostakoviç'ten romantik sedalar aksetti üstümüze başımıza. "sinemadan çıkan adam ruh hali" gibi aylak adam'daki, konserden çıkan adam haleti ruhiyesine büründük bir kez daha. yüzümüzde 19. yüzyıldan kalma bir gülümseme, bir tuhaf kırılganlık, bir kibarlık çıktık salondan. dört atın çektiği prenses arabası gelip alacak sandık bizi.

itinayla taksi beklemeye başladık, bizi akm'ye götürsün diye. böyle durumlarda hep başıma geldiği gibi ya ben çok geride durdum ya herkes önüme geçti. boş gelen tüm taksiler dolu doluverdiler nispet yaparcasına. sonra bir tanesi gelip önümüzde durdu. "akm'ye kadar gi..." derken romantik döneme hiç uymayacak bir el hareketi, bir acayip mimikle bastı gitti, hayvan herif. sonra bir ikincisi. o karışıklığa giremezmiş beyefendiler bu kadar kısa mesafe için. ulan nasıl şeydir bu taksiciler ve dikiş kutuları? ihtiyaç halinde yok oluverirler. başladık yürümeye. üstelik sürekli dizlerinin ağrısından şikayet eden tontiş anneannem de yanımızda. üstümüze yağmur, suratımıza rüzgar, e ayakta olmazsa olmaz şık topluklu pabuçlar. ulan bi state of nature olaydı da ben hepinizi bi güzel döveydim, ama yok yok kesin dayak yerdim, yaşasın cumhuriyet falan derken bulduk bir hayırsever taksici, yani sevgili buldu bütün ikna kabiliyetiyle. gerçi bu adam da yol boyunca söylendi ama ben pragmatik sevgiler besledim şahsına.

çıkarılacak dersler:
1. sanat bünyeyi yumuşatır, hayatın zorluklarıyla baş edemez hale getirir.
2. insan zaten hayatla baş edemez.
3. sanatı ve sanatçıyı her zaman destekliyorum.
4. iyi kalpli taksi şoförlerini de destekliyorum.

Hiç yorum yok: