Pazartesi, Haziran 12, 2006

cunda


yıkık değirmenlerin tepesini beklediği köyden aşağı inilir akşamüstleri. balıkçı barınağı, taş kahve, sıra sıra 'tostçu amcalar'... adacayı ve ayvalık tostu; ve kırmızı rugan papuçlarla.. çocuksu beyaz ten güneşten kızarmıs, tuzu yıkanmamış saçlar beyaz hasır sapkanın altından salınmıştır. tüm gün koşmuş, yüzmüş, yorulmuş beden kahverengi meysu şişesindeki kayısı suyuyla avunur.
yıllar geçse de kediler ve minik adacıktaki yaşlı yapı silinmez hafızadan.
ve belki de bu yüzden; ayvalık, hep biraz çocuk kalır.

bu gece çıkıyorum yola. bir hafta boyunca yüzme, yoga, kitaplar, müzikler, dede, fotoğraf çekmek.. ve sevgiliyi özlemek, anneyi özlemek, babayı özlemek, müge'yi özlemek.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

kızını özleyen gider kızını görer,hafta sonu ordayım kızıma bakcam

coffeé dedi ki...

bizim için de bak denize olu mu???

tulip dedi ki...

çok çok dinlenmen,
çok çok arınman dileğiyle..
ayvalık gibi çocuk gözlerele dönersin umarım özgecim..
öpüyorum çookkkk :)

coffeé dedi ki...

hoooşşşgeeellldddiiinnn:) bu sefer de biz gidiyoruz:))

Ozan Sezgin dedi ki...

balikci barinagini satti engin abla, sacma sapan bi lokanta oldu orasi. sonra bakti dayanamadi engin abla, yine oralara yeni bir barinak kuracakmis dedi kuslar...