Cuma, Nisan 14, 2006

benden bunlar bunlar

leylekler geldi, bahar geldi, ilk kısa kollu denemeleri başarıyla sonuçlandı.
zaman çok hızlı aktı.
sınavlar geldi, okumalar -hala- yapılmadı.
ama şöyle bir şeyler oldu:

-avrupa sosyal forumuna gitmek için başvurduk.
pasaport yeniletme için ordan oraya koşturduk. yollarda yel vurdu, mu denir, hasta olduk. bir hafta yattık. [hastalık, yel vurması falan sadece bana oldu ama çoğuk kulağa daha güzel geliyor galiba :) ]

-çok korkunç bir rüya görüm, dudağım uçukladı.
[iki elimle büyük jestler yaparak isa'ya bir şeyler anlatıyorum. bir şeyler için özür diliyorum. bir şeyler için ondan yardım istiyorum. sanki beni duymuyor. o sırada, bacakları olmayan bir melek uçarak arkamdan yaklaşıyor. kartal pençesi gibi elleriyle omuzlarımdan tutup kaldırıyor beni. yukarılardan aşağılara bakarken, ve korkarken, mezarlığın üzerinde olduğumuzu görüyorum. öldüm mü ben şimdi, diyorum. evet, diyor. ve korkarak ve ağlayarak, kim gömdü beni, diyorum. aşağıyı gösteriyor, bakıyorum. ben, kefenimle falan, kendi kendime uzun bir kuyuya benzeyen mezarıma girmeye çalışıyorum.]
uzun zamandır kabus görmüyordum. en fazla kaçmaca kovalamaca, ya da klasik kendimi savunurken sesimin kısılıvermesi. bir hafta oluyor bunlardan uyanalı, kendime gelemedim hala.

-yossi lemel'in patlayıcı fikirler sergisini gezdik.
"adbuster abiler bunlar" dedi sevgili. grafikçi, reklam ajansı sahibi. bir yandan güçlü müşterilerine parlak fikirler bulurken bir yandan da sarsıcı politik afişler yapıyor. israil-filistin sorununa ilişkin "sınır" fotoğrafları, kavanozda ölü bir güvercini gösteren peace isimli işi falan çok güzeldi. bir siyaset bilimci olarak, içimden hep "ben de böyleee" dedim.

-maya deren'le ilgili bir belgesel seyredip maya deren olmaya karar verdim.
[sevgilim sağ olsun.]
şimdilik filmlerinde kullandığı tek notalık çello partisini çalışıyorum :Pp

-yo-yo-ma dinledim.
çok iyi bir çellist, herkeşler dinlesin.

-çok korkunç bir kadın -ya yok aslında sevimli- bize fal baktı.
her zaman inandım, her zaman inanacağım. kadınlı ailelerde çocuklar fallarla büyüyor galiba. nazar boncuklarıyla, okumalarla, telvelerle... bizde de her zaman -teyzem geldiğinde- kahveler pişer, fincanlar kapatılırdı. biraz oyun, biraz merak.
beyoğlundaydık. somonlu salata ve limonata. sevgilinin irlanda'daki işe başvurusu aklımızdaydı. sonra benim falcı kardeşim bir ampul gibi yandıp söndü sağ üst köşede. [hakikaten öyle ama, sabah kahvaltısını eder, kahvesini pişirir, falına bakar... ritüelöz biridir:) ] aradık sorduk, nerede fal baktırırlır en güzel diye. dedi krişna diye yeni bir yer açıldı hayal kahvesinin yanında. gittik.
neyse, kahvemizi içtik bekledik. sarışın, kısa saçlı bir kız gelip oturdu. necati'ye dönüp hani inanmıyordun fallara, diye başladı konuşmaya. sonra 15-20 dakikada bilimin ışığıyla aydınlanmış zihinlerimizi -benimki gerçi kapkara, hatta bembeyaz, tabula rasa- altüst etti.
ben acayip sanatçı ruhluymuşum bir kere -teşekkürler teşekkürler- bir çok alanla uğraşıyorsun ve başka bir meslekte -bankacılık dedi tipik- hiç mutlu olamazsın dedi. çok da şanslı bir hatunmuşum, ama elimdekiler içerisinde hiçbir şeye yoğunlaşamıyormuşum; ikinci kısmını biliyorum gerçekten. çok bayraklı bir şirkette 1,5 sene kadar çalışacakmışım ama mutlu olmayacakmışım, bırakacakmışım. içimde bir anane bir de yedi yaşında çocuk varmış. bu anane psikolojisinden kurtul artık dedi. 2 senedir öylece oturuyorsun, elindeki ve içindekilere rağmen, nedir seni böyle oturtan, dedi. bıyık altından gülüş yaptım. sonra necatiyle hiç tanışmamalıymışız biz meğer. -bir hafta sonra da zaten sorun çıkmış dedi ya yuuuh!- ama artık kader ilişkisi olmuş. ikimiz de yurt dışına çıkacağımız halde oralarda buluşma şansımız varmış. sonra bir sürü tarihler olaylar, yakın ve uzak geleceğe dair.
kızın adı dilek. her şeyi "şöyle şöyle şöyle, diyorlar" diye anlatıyor. diyenlerin adını bilmek istemiyorum. ama biraz ara koyduktan sonra tekrar kıza gitmek istiyorum.

-yay çekemedim.
çok zor, çıldırtıcı.



böyle kısa kısa geçtim işte. daha sonra ayrıntılı yazacağım, kendime.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

cinleeeeeer.... huuuuuuu.

Adsız dedi ki...

seviommm