Pazartesi, Haziran 30, 2008

osman pamuk'un maceralı hayatı


eski resimlere bakıyoduk dün sevgiliyle. biraz yunanistan, biraz marmaris.. derken osmanın ilk geldiği günün fotoğraflarını bulduk. içimiz acıdı. ne kadar da yorgun gözüküyor. ne kadar korkak.. arabalardan, köpeklerden, insanlardan kaçmaktan doğru düzgün uyuyamıyordu herhalde. açtı da. eve girdiğinde ilk iş koca bi dilim peynir yedi. sonra da saatlerce uyudu. bize şirinikler yaptı. gönlümüzü çaldı.





sonra evde geçen huzurlu hayatı boyunca onu en mahsun gördüğüm zaman pamuk hanımı tavlama çalışmalarının boşa gittiği o bir iki gündü. kız bayağı naz yapmış olsa da osman sonunda kendine aşık etti. hatta aşklarının meyveleri pamuk, osman, bal, isim ve şeker çoktan yeni evlerine kapılandılar.







uzunca bir kararsızlık sürecinden sonra annesi aldı onu kısırlaştırdı. elinde, yanında, gözünün önünde ölen onca kediyi gördükçe "iyi ki de yapmışım" diyor şimdi. zaten ameliyat da çok kolay geçti. yarım saatte çıktı operasyondan. hemen eve geldik. bir saat de evde dinlendi. yeni gibi oldu :).





şimdi o sağlıklı ve mutlu bir kucak bebeği. her yeri tüy ediyor, her akşamüzeri benim yatağımda yatıp uyuyor. maymun.

Cumartesi, Haziran 28, 2008

end of bosphorus state of mind.

bitti.
mutlu olmalıyım. [ordayken mutsuzdum. oranın dışına çıkınca iyi olmayı bekliyordum.]
çok uykum geliyor. bütün gün uyuyorum.
herkes "şimdi ne yapacaksın?" diye soruyor.
o ızdıraplı yokuşlar düze indi belki, ama yokuş inip çıkarken ne boş oluyormuş insanın kafası, ruhu!
koray hoca benim için bir numaralı öğrencim dedi anneme. çok zeki, ileride çok iyi yerlerde olacak gibi ezberden bişiler söyledi.
ilerde iki tane doğurup evde oturucam, demedim.
arkadaşlarım çağırıyo, gitmeliyim, çok popülerim dedim.
hiç arkadaşım olmuş muydu?
hatırlamıyorum şimdi.
neyseki bitti.

kepimi atmadım törende. kep elimde, zıpladım.

Salı, Haziran 24, 2008

hareketsiz // uykuda

büyük demir kapının önünde bekliyodum. bekledikçe her şey daha kötü olucaktı, bunu da biliyodum. ya içeri girmeli yere uzanıp esnemeye başlamalıydım. ya dönüp koşarak uzaklaşmalıydım ordan.

ama elimi kapıya uzattığım an bildiğim tek şey hareket edemeyecek olduğumdu. yürüyemeyecektim bile.

ne kadar geçti orada bekleyerek, bilmiyorum. dönme kararını nası aldığımı da bilmiyorum. bunu nası başardığımı bilemeden yan sokaklara saparak ve nefesimi tutarak gerisin geriye yürüdüm istiklali.

o anlarda osman balkonda küçücük bi serçeyi öldürmüştü.

gizemli biri suyumuzu kesmişti.

yaz öyle bir çöküyor ki üzerime uyuyorum da uyuyorum da uyuyorum da uyuyorum.

Salı, Haziran 17, 2008

bugün su hazneli arçelik süpürge almaya giderken fark ettim de.

ben artık "işsiz"im.

Pazartesi, Haziran 16, 2008

ARTIK BANA...

OKUL YOK
SINIF YOK
DERS YOK
HOCA YOK
FIRINDAN SICAK SICAK ÇIKAN FOTOKOPİ DAĞLARI YOK
HANDEDEN ÇEKİLMİŞ DERS NOTLARI YOK
KÜTÜPHANEDE SON GÜN O NOTLARI OKUMAYA ÇALIŞMAK YOK
SALONDA HANDE-BESTE-AYŞİN-BEN ÇOK SİGARALI ÇAYLI KAHVELİ AZ DERSLİ FİNAL SABAHLAMALARI YOK
KAÇIRILAN QUIZLER YOK
KANTİNDEN 40 KURUŞA ALINMIŞ ACI ÇAY YOK
GİRİŞLERDE "ABİ KARTIM KAYIP" DEMEK YOK
ÇİMLERDE OTURMAK, KÖPEKLERİN KOVALAMACA OYUNLARI ARASINDA KALMAK YOK
AZ TANIDIĞIMIZ O KADAR İNSAN HAKKINDA 5. ELDEN DEDİKODULARLA DEDİKODULANMAK YOK
NAPÇAM BEN YAAA YOK
FİNALLER GEÇSİN ÇOK KİTAP OKUYCAM YOK
KÖPRÜYE GEÇENE KADAR DAYI DEDİĞİM PEK ÇOK AYI ŞİMDİ KÜLLİYEN YOK
KEPEKLİ BEYAZ PEYNİRLİ TOST KONSEPTİ BİR KERE HİÇ YOK
TBNİN TUVALETİMİ İBNİN TUVALETİMİ DÜŞÜNMEK YOK







ne var.... onu bilemiyoruz şimdilik.
kafamda kep var -şuanda-
bunu biliyoruz.
bi de durumdan şimdilik pek hoşnutuz..
bunu da biliyoruz!

yazı

3 yıldır hiç bişi yazmamış olmak..

3 yıldır hiç bişi yazmamış olmak gibi aynı.

bu sabah aklıma geldi. oturup bi roman yazayım. 60 sayfa olsa yeter.

Pazar, Haziran 15, 2008

kısa siyah saçlarım vardı benim////


şimdi uzun sarı saçlarım var.



bordo spor ayakkabılarım var, yaz kış giymekten parça parça olmuş. dar mango kotum. siyah kazaklarım. şimdi tüyle kaplanmış, çok yavaşlamış, karman çorman masaüstlü laptopum. hepsi de büyük ve kalın ve ingilizce kitaplarım. birini artık kullanmadığım iki fotoğraf makinem. annemin evinden getirip gözümün önünde tutmayı yüreğim kaldırmayan çellom. evden leyla çıktığım bigün taytımı almadığımı görünce apar topar bümedin spor salonundan alınmış bana iki beden büyük gelen boğaziçi collection eşofman altım.

hepsi eskidi. ve geçti bi devir.


ilk defa bana neler olacağını bilmiyorum bu kadar.

ilk defa kararlarım bu kadar çabuk yön değiştiriyor.

[bu sabah össye girecektim aslında.. saat 10:59 ve ben kahve içip, andre gide okuyup, fikret kızılok dinleyip, blog yazıp]

......

gene çalışma var bugün. haftada üç gün çalışıyoruz ilyasla. ne garip, beden derslerinden itina ile kaçardım eskiden. bedenle ilgili her şey bana çok banal, ter, rezil olma hissi gibi şeyler gelirdi. şimdi atın beni yere saatlerce şınav çekeyim. durursam afakanlar basacak:.....