büyük demir kapının önünde bekliyodum. bekledikçe her şey daha kötü olucaktı, bunu da biliyodum. ya içeri girmeli yere uzanıp esnemeye başlamalıydım. ya dönüp koşarak uzaklaşmalıydım ordan.
ama elimi kapıya uzattığım an bildiğim tek şey hareket edemeyecek olduğumdu. yürüyemeyecektim bile.
ne kadar geçti orada bekleyerek, bilmiyorum. dönme kararını nası aldığımı da bilmiyorum. bunu nası başardığımı bilemeden yan sokaklara saparak ve nefesimi tutarak gerisin geriye yürüdüm istiklali.
o anlarda osman balkonda küçücük bi serçeyi öldürmüştü.
gizemli biri suyumuzu kesmişti.
yaz öyle bir çöküyor ki üzerime uyuyorum da uyuyorum da uyuyorum da uyuyorum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder