Pazar, Kasım 07, 2010

Back to the office...

Daha doğrusu hastane.

Dedemin facebook wall'uma bıraktığı yorum müthiş: benim hem güzel hem akıllı kızım koluna bir altın bilezik daha taktı.artık yavaş yavaş doktor olacak


Çarşamba, Ekim 06, 2010

Aramayın beni dostlar, mülakatlardayım..

Şu an zamanı durdurup 10 yıl 15 yıl öncesine dönmek istiyorum.

Öyle yapınca zırt zırt şirket değiştirmem eminim. Lisede, üniversitede okurken arada sırada da olsa "büyüyünce ne olacağım?" sorusunu getiririm aklıma. Hep doğru adımlar atıp hep doğru yerlere varırım. İnsan idaresini, insana cırlamayı, insan manipülasyonunu öğrenirim.

Ama dönemiyorsam, olayım budur sevgili iş verenler.


Ne iş verecekseniz verin alkolik oluciiim.

Cumartesi, Eylül 18, 2010

Survivor Kızlar Erkekler

Bende uyandırdığı "Survivor karılar, kızlar" çağrışımı bir yana, Acun Firarda külliyatının tartışmasız en başarılı parçası...

Kutu Açmaca'da birbirine babasının oğlu gibi davranan tipleri al sen, yanlarına hiç almak istemeyecekleri üç şeyi ver, ıssız adaya koy; haftada bir eleye oynata lord of the flies olmalarını bekle.

Hakan elendiğinden beri Sevgili'yle severek takip ediyoruz. Hakangilleri tutuyoruz fena halde. Sinsi İhsan, bukalemun Ertan, yaşlı-genç kelebek Aydın ve uhhh Oğuzhanabi'yi hiç sevmedik.

Önünde sonunda final günü geldi çattı. Bu akşam adamımız Merve sinsi İhsan'la kozlarını paylaşacak.

Yalnız yarışanlardan çok hayran kitleleri cenk ediyor. İstanbul'da geçirdiğim işsiz ve hasta günlerimde yemiyorum içmiyorum facebook'ta fanpage'leri geziyorum. Eşsiz gözlemlerimi geniş okuyucu kitlemle de paylaşmak istiyorum.

"Hani Nerde Kare As, Prensesimiz Merve Oflaz"

Abdurrahim Kazgan ihsan parayı hakedecek biri diil merve kazanır inş

Rahime Erler edddddddd inşallah ztn kazanamazsa deli olr ağlarm ztn çooooook duygusalm aaaaaaa...


Arda Kaya Admn merwe kaybedrse adresi yaz hemn 1000 ksi doner bıcagyla gelrz.d.d

Furkan Karaman mahalleden çocukları toplarım ben torpilleriz orayı :D

Arda Kaya ‎.d.d.d bnde kızkacran getrirm.d


Furkan Karaman ‎:D :D kızkaçıranı borunun içine koyup bazuka gibi atmak en zevklisi tam heefe :D

Arda Kaya Admin hawaya ucururz orayı.d.d


Rümeysa Demirel Siz en iisi orayı köktn halledin hem çk uqraşmamş 0lursunuz at0m bombasna ne dersnz töbe töbe benide kendnze benzettnz ya

Burak Genisel Ya da biz oraya hidrojen bombası atalım arkadaşlar ne dersiniz :))))))))

Onurcan Yilmaz ‎100 SMS BENDEN YOK YOK 1000 SMS BENDENNNN!


Onur Genç merveme♥ onu çok sevdiğimi söyle ♥ ♥ ♥ lütfenn lütfennnnnnnnnn onun için TL aldığımıda söyle :) ♥ ♥ ♥ smsler senn :)


"Sevdamız Survivor, Kararımız İhsan"

Büşra Kr BU MERVE İĞRENÇ YA BAKIŞALRI BİLE İTİCİ IYYY KISKANÇ İHSANA GÖZ KOYDU BAŞAĞI KISKANDI TABİ KENDİSİNDE GÜZELLK YOK GÜZEL KIZI GÖNDERDI PİS KISKANÇ TAHTA KURUSU BYY

bu en güzeli:
Sena Aybike Keteci ya şimdi düşünüyorumda bu adam beşyüzbini alsa sevinirm havalara uçarım adalet yerini buldu diye ama kaybederse hiç üzülmem çünkü o beşyüzbini kaybetmiştir ama onu yakışıklı olduğu için yada vücut kasları için değil adam olduğu için yalnızca adam olduğu için destekleyen birçok insan kazanmıştır ve biz belki merve fanları bizimle dalga geçicektir ama onlar bilmiyoki biz ihsan abi gibi bir örnek kazandık onun gibi birini destakleyerek onu anlamaya çaılşarak hepimiz azıcık ihsanlaştık daha doğrusu insanlaştık seni seviyorum ihsan abi :)


Onur Durmaz Atatürk ben sporcunun zeki, ahlaklı ve çevik olanını severim derken sanki İhsan abi den bahsetmiş..

Hazel Kara aynen öleee ihsan abiiimizz bizim dayımız bizde onun yeğenleriyizzz

Ceyda Yıldırım hayırlısı olsun inşallah her ihtimale hazırlıklı olmak lazım
tabiii ki gönlümüz kazanmasından yana ama olmazsada canı sağolsun


Şebnem Erol yaaa ama öle deme gerçekten insanın rüyalarına giriyo ben bun a inanırım.. rüya değilse bile ben bazen kendim o oyunları falan oynuyorum kendim yarışıyorummm uyurken o derece .. :)

bu da can:
Ruhefsa Tunahan Başak onlara kendini ezdirme. Çok pasif kalıyorsunuz hakan'lara karşı lafını esirgeme ve ilerki zamanlarla ıhsan'la aranda duygusal bisiler olursa ona layık olmaya çalış.. ıhsan senin gibi herşeyin en iiisini hakediyo.








Perşembe, Eylül 16, 2010

Michael Page'de Mülakat


Sonunda düzgün bir mülakat geçirdim. Daha doğrusu sonunda doğru düzgün bir danışmanlık şirketi gördüm. Issız bir adaya düşersem yanıma alacağım 3 şeyi anlatmadım (yemek, su, 3G'li cep telefonu). Evlenip çocuk yapmayı planlayıp planlamadığımı söylemedim (önce kariyerimi bıdı bıdı). Neden politika okuyup PR yaptığımı anlatmak zorunda kalmadım (politika bana her alanda kullanabileceğim müthiş bir formasyon kazandırdı...). Ogilvy'de neden 2 ay kaldığım sorulmadı (organizasyon yapısı vıdı vıdı). Birini su ile çalışan araba satın almaya ikna etmedim (bunu da Manpower'da gördüm ama yapmadım! talep edildiğinde ah almayayım teşekkürler diyerek toplantı odasını terk ettim.).

Her pozisyonun danışmanlığını daha önce o alanda çalışmış kişiler yaptığından sanırım mülakat kısa ve öz. İş ve deneyim odaklı. Bravo Michael Page, seni sevmem Manpower.

Görüşülen iş de aklıma yattı. En büyük kriterlerime (ajans olmasın ve Anadolu yakasında olsun) uyuyor. Firma da iyi.

Hem, rüyamda Ayşe Özgün'ü gördüysem artık ofis hayatına dönmemin vakti gelmiştir.

Bakalım.

Pazar, Eylül 05, 2010

bodrum. bodrum.

Üç haftadır Bodrum - Gündoğan'dayım. Artık hava ilk günlerdeki kadar sıcak değil. Sahil de giderek boşalıyor. Bense giderek daha fazla seviyor oluyorum Farilya günlerini, her zamanki gibi tam gitmek üzereyken "daha hiç oynayamamıştık" hissiyatımla...


Ne çok rüzgar yedim bu yaz. Güzel mezeler de yedim (bkz. terzi mustafa). Blacky ve Tırsık'la oynadım. Tavla da oynadım. Yüzdüm yüzdüm yüzdüm yüzdüm. Denizim +25. Deniz suyu sıcaklığı 27.

Şimdi İstanbul'a dönüp iş bulunacak. Omuzlarımı silkip "ben hayatımı kazanmak değil, hayatımı yaşamak istiyorum" demek geliyor içimden. Ama daha otoriter bir ses baskın çıkıyor, çok biliyorsun sen diye. Bu sesin saçları röfleli, benimkiler akmış kızıl.

Ama en çok balkonda yapılan upuzun kahvaltıları özleyeceğim.

Çarşamba, Ağustos 04, 2010

Sevgili Cengiz Aytmatov,

Dünya edebiyatını potansiyel bir yetenekten ettin, umarım mutlusundur. Ne biçim de güzel yazmışsın yaa. Ben şimdi nasıl oturayım da bunun üzerine karakter düşüneyim, olay örgüsü planlayayım.

Bravo, gerçekten bravo!

Cumartesi, Temmuz 24, 2010

Yollarda Sigur Ros Dinlemek...

... ne büyük gönençliktir ey Tanrım!

Klip gibi olursun hayatın içinde. Bir de gurur: sevgilinin deyimiyle, hepinizin içinden geçtiğiniz bu sound track'i ben çalıyorum! Mecidiyeköy'de İskandinav tadı aldıysanız, yeşil çayırlar gördüyseniz bir anlığına... bana borçlusunuz!

Sigur Ros, güzel. Sigur Ros, aferin sana.

Avar gezmek

2010 yazıydı. Çok kelebek çıkmıştı. Sonra biz de kelebek olduk. Şirketlerden uuuuçtuk!


Senem ile Şile'den bir hatıra. Diğer hatıralar:
- denizdeki kimliği belirlenemeyen böcükler
- yan şezlongdaki uyuz çift
- ayı gibi salata
- ıstakoza dönen özge
- ve halkla ilişkiler mesleğine dair derinlemesine teorik tartışmalar :P

Salı, Temmuz 20, 2010

Halkla İlişkiler

Hayatta bir başka meslek grubu tarafından daha iyi yapılan bir tek iş varsa o da PRdır muhakkak.

Gazeteciler halkla ilişkilercilerden daha iyi PR yapar.

Zira zirilyon takla da atsan gerçek başarı bir tanıdığı kahve içmeye çıkarıp haber yaptırmak.

Değilse, değil de :)

Salı, Temmuz 13, 2010

Hayattaki En Büyük Hatam

Ne dansı bırakmak, ne yanlış mesleki tercihler, ne de üniversitedeyken hocaya kendi mailimden attığım şikayet mektubu.

Hayır dostlarım.

Benim bu hayattaki en büyük hatam aldığım su hazneli arçelik elektrikli süpürge.


Gittim araştırmadan soruşturmadan bu R2D2 tipli ayı gibi kocaman şeyi aldım. Doldurması dert, boşaltması dert, temizlemesi dert. Dahası, asla tam olarak temizlenmediği için çalışırken leş gibi koku veriyor.

Evim 2 ayda bir süpürülüyorsa nedeni ben değilim R2D2.

Pazartesi, Temmuz 12, 2010

Organik Maltepe Pazarı


Dün sabah Mahmuş'la Maltepe'de Maltepe Belediyesi ve Ekolojik Üreticiler Derneği işbirliğinde açılan organik pazara gittik. Ben lavanta, ada kabağı, deniz börülcesi, kekik ve çilek aldım. Mahmuş'a da kabak çiçeği aldırttım bana dolma doldursun diye.

Sebze ve meyveler gerçekten bayağı güzel kokuyordu. Ama görüntüleri o kadar albenili değildi. Salatalıklar falan normalde markette seçmeyeceklerinden. Alışmışız tabii hormonlu, parlak, kocaman meyvelere sebzelere. Bu garipler biraz ezik büzük. Ayrıca, söylemem gerekir ki çilekten de beklediğim randımanı almadım.


Meyveler kurtlu da olsa, 2 kat pahalı da olsa organik pazar işini destekliyorum. Çünkü kimyasalsız, toprağın, yer altı suyunun canına okumuyor, çiftçiyi şirketlere bağımlı kılmıyor. Talep arttıkça fiyatı da düşecektir sanıyorum.

Anadolu yakasında oturanlar için Maltepe Organik Pazarı pazar günleri Altayçeşme Belediye Hizmet Alanı'nda kurulacak.

Cuma, Temmuz 09, 2010

Yemeden yaşayan adam var, aklım çıkacak!

Nasıl normal hayatlarımıza devam ediyoruz, anlamak mümkün değil. Prahlad Jani diye Hintli adam var, 70 senedir yemek yemiyor, su içmiyor. Adam ayrıca yogi ve mağarada yaşıyor.

işte adam:


Adama testler yapıyorlar, günlerce hastane ortamında kameraların önünde tutuyorlar. Yemiyor. İçmiyor. İşemiyor bile.


Hala diyorlar bu tekniği orduda kullanabilir miyiz diye..!

Yahu yemeyen içmeyen adam var, ne ordusu?! Hepimizin vuvuzela çalarak göklere yükselmesi lazım. Nasıl bu kadar doğal karşılayıp sisteme entegre planları kurabiliyorsunuz?




Çarşamba, Temmuz 07, 2010

kafam.. kocaman kafam...

Durduğum yerde kafam öne / arkaya / sağa / sola / düşüyor / düşüyor / düşüyor. Beste gelsin omzuyla çenemin altına girip salınıma yön versin. O zaman salınım harekete dönüşebilir. O zaman odaları / salonları / sokakları doldurabilir dansım. Patlamalarla büyüyebilir.

Ağırlık merkezim nerde?

Adımlarım var mı?

Salı, Temmuz 06, 2010

Evlerin içinde kelebekler ölüyor.

İki gündür hafta içi hafta içi evdeyim. Çok özlemişim evde vakit geçirmeyi. Tarçınla, sevgiliyle olmak ne güzel. Yemek yapmak, televizyon seyretmek... haydi parka çıkalım, haydi film izleyelim.

Dünyayı kendimize nasıl da dar ediyoruz. Hayatımızı kazanmak için hayatı yaşanılmaz hale getiriyoruz. Kalk. İşe git. Çalış. Gel. Yat. Kalk. İşe git. Çalış. Gel.Yat. Kalk. İşe git. Çalış. Gel. İzin al evlen. İzin al doğur. İzin al öl.

Şirketlerde insanlar, evlerde kelebekler ölüyor.

Hey!!! kutunun dışında da hayat var mı?

Cumartesi, Temmuz 03, 2010

Geçen gün rüyamda...

... kara bir midilli gördüm. Dizlerimi ancak geçiyordu. Acıkmış, şekeri düşmüş. Çöp konteynırının yanında süt içirdik ona.

Kara bir köpek geldi. O da ancak dizlerimi geçiyordu. Yüzü korkunçtu. Havlıyordu. Midilliye saldırmak istedi. Ona hoşt dedim. Ama yola kaçacak, ezilecek diye de korktum.

Babacım hava karardı.

Ogilvy'deki son etkinliğimde yelken yapan ama denizi görmeyen, suyun sesini duymayan çocuklarla tanıştım.

Bir hafta kadar önce ben de ilk defa yelkeni denemiştim. Keşif gezisinde toplantıdan sonra bir jest olarak bizleri yelkenle denize çıkardılar. Pek bir şey yapmadım tabii, yelken bir tarafa devrilince öteki yana yattım, iki tane ipi saldım gerdim talimat alınca... o kadar.

Kolay değildi ama. Hep sordum sonra, görmeden nasıl olur diye.



Etkinlik günü çocuklar geldi. Sponsor logolu tişörtlerini giydiler. Antrenörlerinin ya da bizim ellerimizi tutarak kumsala yürüdüler. Sonra ben basını alıp geldim, yarış bitmişti. Kupalarını aldılar. Sonra görüntü almak için onları tekrar denize çıkardık. Sonra röportaj yapmak için kumsalda dizdik. Aileleri de yanlarında ellerini tutuyordu. Sonra donuk mavi gözleri görmeden güneşe bakan ince esmer bir çocuk "babacım hava karardı" dedi, babası da "bulut geldi ondan, daha gündüz" dedi.

Sonra da haber ajansına gidip montaj yaptık.

Pazar, Haziran 20, 2010

Yelken Sporuna Gönül Verdim

Daha önce yelkeni denizde yapılabilecek en sıkıcı aktivitelerden biri olarak görürdüm. Ta ki perşembe günü görev icabı Urla'ya gidene kadar. Önce 50 derece sıcakta bir KSS projesiyle ilgili toplantı, sonra kızgın kumlardan serin sulara dalmak, müşteriyle. Alesta tramola :)

Ruh dünyamda sarsıntılar yaşıyorum.

Pazar, Haziran 13, 2010

girl is given. mission is completed.

İki tane kırmızı kurdelem var. Biri S'den upuzun, biri Z'den kısacık. Z'nin kırmızı ayakkabılarına hasta oldum. Büyümüş de vermişler, gitmiş. Daha dün değil miydi karda el ele Göztepe'ye yürüyüşümüz ve süper kardan adam.

Dün değildi, 10 sene oldu.

Cumartesi, Haziran 12, 2010

what a social media we are


Resim altı: maden dağı dumandır, de loy loy de loy loy
yaş gözüme dolanır de loy loy kibar yarim

by adını unuttuğum İHA muhabiri kız


Israrlara dayanamadım, yine geldim buraya, siz değerli okuyucularımı sıradışı hayatımın birbirinden renkli maceralarıyla buluşturmaya.

Önce eski yazılarımı okudum. Okudukça kendime bayıldım. Keşke kendim gibi bir arkadaşım olsa dedim, içimi çektim, ah ettim. O ne derin analizler, ne harikulade gözlemler, nasıl bir üslup, tarz, tavır... Sonra yazacak bir şeyler olsun diye sıradan günlerden Amelievari bir zevk çıkarmaya çalışmak. Ah ben yok muyum cherie..!

Bu zottirik girizgahtan sonra niyetim Erzurum anılarımdan, bu sabahki yoga dersinde nasıl da mahallenin tüm kadınlarından daha esnek olduğumdan, belki biraz yeni işimden ve yeni saç şeklimden söz etmekti. Ama ironi denizinde boğuldum. Bunları sonraya saklıyorum.

Ne diyoruz: bunu saymıyorum. Yine bekliyorum!