Pazartesi, Ağustos 25, 2008

yolların kralı

bugün aydos tepelerinden inerken kendime bir şarkı armağan ettim: bas gaza özge bas gazaa / kim tutar seni bas gazaaa / yollar senin hiç durmaa / hadi uçur benii burdan

uçur mu?? uçurma mümkünse.

"çarşamba aktif olarak başlarsınız."

her gün ne giyeceğime haftasonu karar vereyim de sabahları ayna karşısında canım çıkmasın. / 6da çıksam, eve geliş 7. yemek vs. 8: daha yakınlarda oturmalıyım. / her bi şeyim daha pratik olmalı: düdüklü tencere, bulaşık makinası.. / insanların bana "hanım" ve "siz" demesine alışmalıyım. / dansçı kaslarım yerlerini debriyaj kası, laptop taşıma kası gibi işkolik kaslara bırakmasın, haftada 2-3 gün çalışmalara devam etmeliyim. / denizlere bi baybay ve teşekkür maili atmalı, bir ara ziyaretlerine gitmeliyim. / daha şık ve işe yarar bir ajanda ve dosyalama sistemi edinmeliyim. / ütü ve fön daha uzun süre nasıl dayanır, öğrenmeliyim. / çantamda ruj olsun, günlük ped olsun, yara bandı, selpak mendil olsun bir şeyler taşımaya başlamalıyım. / demir haplarımdan, multi vitaminlerimden, çeşitli otlu dallı karışımlarımdan medet ummalıyım.

tanrım, ben delirmiş olmalıyım!

Perşembe, Ağustos 21, 2008

AY-LAK-LAK

içinden bi ses "az zamanın kaldı aylaklık için" diyorsa zevkü sefa peşinde geçen her an çok kıymetli oluyor, bilesin.

misal sen sahneye çıkarken shantel what is your name, where are you from mu dedi. sevgiliyle karşılıklı balkan havalarıyla meşhur mu oldunuz...yaz işte bunu, çok güzel bir anı.

ya da küçük bir çocuk yüzerken yorulduğu yerde sana güvenip de sırtına mı tutundu, beraber mi yüzdünüz...bak işte destek arayandan destek olana doğru geçen süreçte yol katetmişsin bayağı. bunu yaz. çocuğun 5 yaşını, sarı saçını, yumşak yumşak yanaklarını yaz. annenden öğrendiğin "kurabiye bebek" oyununu onunla oynarken her seferinde "hani gıdıklamıycaktık?" demesini yaz. çöp arabasına koyduğu "çöpırt" adını yaz.

alanyada güneş -nihayet- batarken iskelede sevgiliyle oturduğunuz restoranı, içtiğiniz şarabı... yazma. ayıp. bazı şeyleri de kendine sakla.

ama zeynle dün akşam içtiğin vişne şarabını yaz, onu yazmaktan bişi olmaz, neticede bi kız arkadaşınla huzurlu bir bahçede, kahkaha ve dedikodu arasında buzzz gibi şarap içmiş, çıtır çıtır sigara böreği yemiş, hasbıhal etmişsin. çok mu?

yüzerken suyun parmakların arasından yumuşacık kayışını yaz. ve hiç unutma bunu. bunları.

hepsi ayrı ayrı lazım olacak bitince yaz-ü ay'laklak.

Çarşamba, Ağustos 20, 2008

dilek rötar yaptı, beklediğim telefon 13ünde değil 19unda geldi. uykusuz gözler ve yanan bi yüzle büyük tasarım bi binaya girildi.uzun boyluca bi adam "bizim için uygun görünüyor." dedi cam kapıyı arkamdan kapatırken.

şimdi bekle de bekle...

Pazartesi, Ağustos 04, 2008

adım.adım.adım.

shantelli massive attacklı play listi shuffle ederek ruh dünyamda fırtınalar koparıyorum.

aylardan ağustos. vakitlerden akşam. kendimi koyacak yer bulamıyorum evrende. farzı misal doluya koyuyorum almıyor, boşa koyuyorum dolmuyor. eğreti mi iğreti mi belli değil.

bir hafta dans yok şimdi.
yürümeyi de unutabilir mi insan?


bugün okuduğum kitapta 3 kez konu değişti. daha doğrusu konunun kelalaka bi tarafına döndü durdu yazar. en sonunda bi viyolonselci çıktı meydana. Ben de çello dinledim günün geri kalan kısmında.

çello, ne güzel.......

dilekle buluştuk geçenlerde, kitaplara ihtiyacı varmış falan. necla mücella napıyo, diye sordu. annemde necla. bi senedir falan görmüyorum onu, evlatlıktan reddettim. insan çok şeyi unutuyo. bugün armoniyle contre pointe arasındaki farkı düşündüm durdum. hiç bi ışık yanmadı. sesleri de unuttum, en temel kuralları da. yürümek gibi olmamış müzik benim için hiçbi zaman.

hem eminim, yürümeyi de unutabilir insan. kendini yeterince salıverirse. benimki henüz yetmiyor.