Perşembe, Ağustos 21, 2008

AY-LAK-LAK

içinden bi ses "az zamanın kaldı aylaklık için" diyorsa zevkü sefa peşinde geçen her an çok kıymetli oluyor, bilesin.

misal sen sahneye çıkarken shantel what is your name, where are you from mu dedi. sevgiliyle karşılıklı balkan havalarıyla meşhur mu oldunuz...yaz işte bunu, çok güzel bir anı.

ya da küçük bir çocuk yüzerken yorulduğu yerde sana güvenip de sırtına mı tutundu, beraber mi yüzdünüz...bak işte destek arayandan destek olana doğru geçen süreçte yol katetmişsin bayağı. bunu yaz. çocuğun 5 yaşını, sarı saçını, yumşak yumşak yanaklarını yaz. annenden öğrendiğin "kurabiye bebek" oyununu onunla oynarken her seferinde "hani gıdıklamıycaktık?" demesini yaz. çöp arabasına koyduğu "çöpırt" adını yaz.

alanyada güneş -nihayet- batarken iskelede sevgiliyle oturduğunuz restoranı, içtiğiniz şarabı... yazma. ayıp. bazı şeyleri de kendine sakla.

ama zeynle dün akşam içtiğin vişne şarabını yaz, onu yazmaktan bişi olmaz, neticede bi kız arkadaşınla huzurlu bir bahçede, kahkaha ve dedikodu arasında buzzz gibi şarap içmiş, çıtır çıtır sigara böreği yemiş, hasbıhal etmişsin. çok mu?

yüzerken suyun parmakların arasından yumuşacık kayışını yaz. ve hiç unutma bunu. bunları.

hepsi ayrı ayrı lazım olacak bitince yaz-ü ay'laklak.

Hiç yorum yok: