Çarşamba, Ekim 25, 2006

özgeliği planlama enstitüsü

çok akıllı kızım aslında da harcanıyorum. bugün yine 3 sayfa almanya okumaya üşenip depresyona girdim. yorgan döşek yattım. sonra üzerimdeki işin bir kısmını sevgiliye devredip bir tatlı huzur aldım. yani tam olarak değil ama idare eder... ne diyordum, akıllı kızım evet. şıppadanak video koymayı öğrendim bloga. intermedia.blogspot.com'da inanmayan baksın! böyle ağır bir görevi yerine getirdiğime göre saatlerce youtube'de gezebilirim şimdi.
bir diğer büyük iş olarak saçlarımı boyadım bayram tatilinde. kahverengi mi olsun? daha doğal uzar hem. belki biraz bal köpüğü gölge, çocukluğumdaki gibi? yoksa daha koyu mu olsa patlıcan falan? yok canım cadı sila olmayalım şimdi.. sonuç: gene kırmızı.
rehavete kolay giriyorum. planlama organizasyon bende yok. bunları biliyordum zaten. ama bu dönem iki önemli şey var. biri müzik, biri dans. adam gibi çello çalışmak ve güzel bir intermedya performansı çıkarmak. yoksa gerçekten kendime hiç saygım kalmayacak.
bugün tembellik son. yarın sabahtan itibaren artık vitamin mi minarel mi ne yarıyorsa bu işe onlardan yutulacak. bir adet yay bir adet nota sehpası alınacak. antreyi ayna kaplatmak, bir de bar taktırmak kaça mal oluyor, en azından bir bilgi alınacak. artık ondan sonra ajanda mı tutuyorum, saatli marif takvimi mi bilemem.

Pazar, Ekim 22, 2006

yalanla kendini - kroki

ben yeniden dans etmeye başladım. yavaş yavaş. bu da benim intermedyatik projemin taslağının bir kısmısı




sahne loş. alacakaranlık. sahne gerisi ve 60 dereceyle açılan sağ ve sol kenarlar panolarla kapalı. üzerleri beynime işlemiş imajların kolajıyla kaplı. tam ortada 5 oyuncu bir toplu mezar gibi üst üste alt alta bir yığın oluşturmuş kıpırtısız yatıyorlar. bu benim beynim. el fenerininki gibi küçük ama güçlü bir ışık yığının üzerinde geziyor. kasılmış bir el, yan dönmüş bir ayak, geriye sarkmış bir kafa. kafaya sabitlenip genişliyor ışık. yavaş yavaş kıpırdamaya başlıyor kafa, genzinden bir hırıltı kopuyor, nefes almaya çalışır gibi sağa sola hareket ediyor. sahne yavaş yavaş aydınlanmaya başlarken yığında kıpırtılar ve sesler artar. davul ya da bendir gibi bir çalgı eşlik eder. mırıltılar kelimelere evrilir. oyuncular kalın bantlara yazılı kelimeleri beynimden dışarı fırlatmaya başlarlar okurken. yığın iyice yükselir, müzik ve sözler de yükselir. birden bir oyuncu yığından kopup sahnenin sol ön kısmına düşer. yığın olduğu yerde donakalır. (mümkün olursa burada öndeki oyuncu aydınlıkta kalırken arka taraf loşlaştırılmalı.)

*solo dans*
bu sırada sağa sola fırlatılmış kelimeleri yırta kese birleştire deli kelimesini -şimdilik böyle diyelim- oluşturur. dekorun içinde bir yere asar (burayı düşün). müziğin ana teması burda transpoze edilmiş deli deli kulakları küpeliye dönüşür.


burdan sonra yığın açılacak bir şekilde söylemlerle örümcek ağı gibi sahne donatılacak. koreografik bir dansla oyuncular ağların arasına takılır.


ps. resimler maya derenden. örümcek ağı fikri sevgiliden.

Perşembe, Ekim 19, 2006

Cuma, Ekim 06, 2006


:)

bienal.

neruda